2 Mart 2009 Pazartesi

bok ve böcek

Bok böcekleri gibiyim,yuvarlanıyorum toprakta , dışkıların arasından geçiyorum,herkes sırtımdaki bokları bilerek taşıdığımı sanarken olay birazdaha farklı aslında ve ben farklı bir böceğim ! gururla taşımıyorum o pisliği sırtımda , atamadığımdan kurtulamadığımdan benimle beraber yuvarlanıyor o da ! çimlerden geçemiyorum,yeşilin ahengini bozduğumdan,derin sularda boğulmam bile sakıncalı , çünkü ben bok böceğiyim ve boğulacaksam bile bu temiz sularda olmamalı , bataklığa atmalıyım kendimi mesela !
Sadece böcektim oysa ki , yokuş aşağı yuvarlandıkça üstümde büyüyen bok kütlesini defedemediğimden şimdi adım bok böceği !

ne çok şeysin

Herşeyin sorumlusu olmayı nasıl bu kadar iyi başarıyorsun ! lanet olsun,herşeyin sorumlusu sensin ! ellerim havada dansederek yürümelerimin,yaptığım yolculukların,içtiğim sigaraların,kustuğum şarapların ve yıkımımın sebebi sensin ! tüm savaşların sebebi de sensin !insanlar senin yüzünden ölüyor açlıktan ,kadına şiddet senin yüzünden artıyor hergeçen gün ! lanet olsun ! herşeyin sebebi sensin ...
sen herşeysin !

13 Şubat 2009 Cuma

ocak


Aylardan ocak,ve ben bilmediğim bi yokuştan hızlı adımlarla ilerliyorum.arkamdan gelen ayaksesinin gücü olmasa belki de tek bi adım bile atacak gücüm yok oysa ki.ilerliyorum,hapishaneden yeni kaçmış bir mahkum,tımarhaneye bile fazla gelen bir deli olduğunu anladığı için firar eden bir akıllı gibi...''atla'' diyor arkamdaki ses kısık bir sesle,''atla duvardan''.ezilmekle üzülmek arasında gidip gelirken bir an içimden şunu soruyorum kendime;''neden yorulmadan yokuş çıkmadan eve ön kapıdan girmek varken,ben yorgun kalbim ve yorgun ayakllarımla gizli saklı yollardan geçmek zorundayım''...
Ağır ağır çıkıyorum merdivenleri,varlığımdan rahatsız olabilecek insanları varlığımla rahatsız etmemek için.ve onlar hala bilmiyorlar varlıklarının ruhumu ne denli acıttığını ! sırf onlar huzur içinde yaşasın diye benim bir adsız gibi yaşadığımı,bir piç bir failimeçhul !
Karşımda sigarası elinde şarabını yudumlarken soru işaretleriyle bakıyor bana.ne yapmam,ne söylemem gerek bilmiyorum.büyük bir kız gibi,en aldırmaz halimle hal hatırmı sormalıyım,yoksa kendimi kollarına atıp '' gitmek istemiyorum,hapset beni,zincirle bu çatıkatına!ara sıra gel , şarabımı içir sigaramı yak,saçımı okşa,kıyafette getirme gömleğin yeter bana,sadece bırakma beni gitmek istemiyorum'' mu demeliyim,bilemiyorum ...
Ne denir bilmiyorum.benim olmayan,başkasının tekeli altındaki bir aşka ne denir bilmiyorum!hangi kelimelerle anlatabilirim hiçliğimi bilemiyorum!O da bilmiyor sanırım,bu yüzden konuşmayı bir kenara bırakıp sadece öpüyor,öpüşmelerin beni ne denli acıttığını bilmeden!
_ birazdan evde olmam lazım
_anlıyorum...zaten bende çok geç kaldım(!)
diyorum, üstelik nereye geç kaldığımı da bilmiyorum ...
Tekrar atlayıp o duvardan,kalan varlığımı yokuş aşağı bırakıyorum.yola koyuluyoruz,radyoda güzel bir şarkı, ''dursam bulur,kaçsam bulur ve sonunda kapılırım,bir aşk bulur peşinden dökülürüm yollara''
Bu şarkı bana gelsin diyorum kısık bir sesle,gülümsüyor !
_yağmur yağıyor
_evet
_ağlıyormusun sen
_hayır...sıcaktan soğuğa geçtim ya burnum akıyor sadece...!
O an bana yardımcı olabilecek tek kişi oydu.oysa buna ihtiyacım olduğunu anlamayan tek kişi oldu ancak!